ESKİ FOÇA:
Gezi stajımı Akdeniz İklimi egemen ve bir antik kent olma özelliğinde olan Eski Foça'da yaptım. Eski Foça özel çevre koruma bölgeleri arasında, Ege'de tarihi-eski dokusunu kaybetmemiş sit alanı bir sahil kenti. Ekonomisini balıkçılıkla ve turizm ile sağlıyor. Foça; İon yerleşimlerinin en önemli yerlerinen biriymiş.
İon yerleşimlerinin en önemlilerinden biriymiş. Bugünkü batı uygarlığının temelleri, İ.Ö. 6. yüzyıl'da İonya'da atılmış. Dönemin İonya'sı felsefe, mimarlık ve heykeltraşçılıkta öncü olmuş.Phokaia'lı Telephanes (İ.Ö. 5.yy) Pers saraylarını yapıtları ile donaymış bir heykeltraş imiş.Theodoros (İ.Ö. 4.yy) ünlü bir mimarmış.Adını; kenti çevreleyen adalarında yaşayan foklardan almış.Phokaialılar usta denizciymişler. Mühendislik konusundaki üstün zekaları ve denizcilikteki başarıları ile Ege, Akdeniz ve Karadeniz'e açılarak çok sayıda koloni kurmuşlar.Phokaialılar'ın denizcilikteki ustalığı, ticaret alanında da başarılı olmalarına olanak sağlamış. Phokaia, İonya'da, doğal altın-gümüş karışımı elektron sikkeyi ilk bastıran kentlerden biri imiş.(Kaynak:(http://www.izmirkulturturizm.gov.tr/TR,77451/foca.html)
Eski Foça Tarihi Rum Taş evler:
Genellikle yığma taş duvarlı ve sıvasız eski Rum ve Türk evlerinde Akdeniz mimarisi egemenmiş. Ve bu evlerde 3 tip plan görünürmüş.
A- Kare planlı yüksek tavanlı yapılar: Egimli çatısı olanlarda basık bir çatı katıda var olan bu evlerin bahcelerinde cogunlukla bir kuyusu vardır.
B- Tek evler : Ayrık nizamlı iki katlı arka ve yanı bahçeli yapılardır.
C- Sokağı sıralı evler : Bitişik nizamda ön yüzleri yan yana geldiğinde sokak cephelerini oluştuturur. Arkada uzun dikdörtgen bahçeleri vardır. Bu tip evler daha çok eski rum mahallerinde bulunur.
(Kaynak:http://www.focacarsi.com/?page=4)
Yel Değirmenleri:
Yıkılmaya yüz tutmuş fakat tarihi anımsatıyor. İnanılmaz güzel bir manzaraya sahip. Sanırım yakın zamanda restorasyonu yapılcakmış.
Osmanlı Mezarlığı:
Mezarlıktaki mezar taşlarında, Hz. Muhammed’in sembolü olan gül, güzellik ve zerafeti simgeleyen lâle başta olmak üzere sürekli yeşil kalmasıyla ebedi olanı simgeleyen selvi ağacı, bolluk ve bereketi simgeleyen üzüm salkımları, nar, cenneti simgeleyen hurma ve birçok stilize edilmiş bitkisel motif yer almıştır. Motifler kadın ve erkek mezar taşlarına göre üslup açısından farklılık göstermemekle birlikte kadın mezar taşlarının daha yoğun ve çeşitli süsleme içerdiği dikkat çekmektedir.(Kaynak:
Sur ve Beşkapılar:
Bu antik kale Michel Paleok tarafından1275 yılında Cenevizli Manuel Zacharna’ya verilmiş ve zaman içerisinde Cenevizlilerce surları onarılmış. Phokaia’nın 1455 yılında Osmanlı topraklarına katılmasından sonra surlar onarılarak şimdilerde dokuz tanesi ayırt edilebilen kulelerle donatılmış. Beşkapılar, Osmanlı dönemi kalesinin kayıkhane bölümüymüş. Buradaki yazıta göre Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1538-1539 yıllarında onarım görmüş. Beşkapılar, 1983 ve 1994 yıllarında restore edilmiş. Şehrin etrafını çevreleyen surların en iyi korunmuş bölümleri, yarımada üzerindeki Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerine ait onarımlarıymış. Beşkapılar'da bilimsel kazılar yapılmaktaymış. Kalenin kayıkhanesi günümüzde Açık Hava tiyatrosu olarak kullanılmaktaymış. Son halini Prof. Dr Ömer Özyiğit ve ekibi restore etmiş.
Foça kazı başkanı ve Ege Üniversitesi Arkeoloji bölümünden Prof. Dr. Ömer Özyiğit ile Antik Dönem Phokai( Antik Kent Foça):
Bu gezimde sur bölgesini gezerken giremediğim kapıdaki kazı çalışmaları yapan arkeologlar sayesinde tanıdığım hocadır kendisi. Bu kazı bölgesine girebilmem için arkeologlar ondan izin almam gerektiğini söylemişlerdi. Kendisine gittiğimde benimle oldukça ilgilendi, bugüne kadar ve bugün sürdürülmekte olan kazı çalışmalarını, Foça'nın tarihi ile ilgili ayrıntılarını bana anlattı, kazı çalışmalarını izlememi sağladı. Ve eşi Suzan Özyiğit'in yazmış olduğu 'Foça'(İngilizce) kitabını bana hediye etti.Dolayısıyla gezimin bu parçası benim için oldukça faydalı oldu.
Bibliyografya:
Suzan Özyiğit-'Foça/phocaea'
Şuanda Açık Hava Sineması Olarak Kullanılan Alan.
Athena Tapınağı:
Batı Anadolu'nun 12 İyon kentinden biri olan Phokaia kentinin ana tanrıçası olan Athena adına M.Ö. 590-580 yıllarında yapımına başlanan İyon düzeyindeki tapınak türünün erken örneklerinden biridir. Tüf taşından yapılmış sütunları, beşik çatı sistemini taşımaktadır. Athena tapınağının kazısı 1998-1999 kazı sezonunda başlamış ve halen devam etmektedir. Tapınak Phokaia'nın merkezinde ve şehre hakim bir konumdadır. Ana girişi doğuya bakmaktadır. Doğu yüzünün önünde de Athena'ya getirilen sunuların bırakıldığı bir sunak vardı. Tapınağın çevresi güzel bir podyum duvarı ile çevrilmekteydi.
Şu anki kazılarda bu podyum duvarının ortaya çıkarılması için çalışılmaktadır. Podyum duvarının üzerinde pek çok tapınak mimari parçaları da buunmuştur. Ayırıca Athena Kutsal Alanı 17 ve 18 yy'larda yaşam mekanı olarak kullanılmıştır. Bu döneme ait pek çok mimari ve seramik buluntular da ele geçirilmiştir.(Kaynak:http://www.izmirkulturturizm.gov.tr/TR,77451/foca.html)
Arkaik Dönem Kent duvarı-Heredot Duvarı:
Son dönemdeki kazılarda Foça'nın Arkaik dönemde 5 km. uzunluğunda surlara sahip olduğu ortaya çıkmış. Maltepe Tümülüsü tepesinde yapılan kazılarda İ.Ö.590-580 yıllarına tarihlenen sur duvarları bulunmuş. Heredot bu duvarlardan sıkça bahsettiği için Heredot Duvarı olarak anılmakta. Payanda duvarın yanında yer alan 4m. genişliğindeki boşluğun kent kapısı olduğu saptanmış.Kazılarda çıkarılan Pers ok ve mızrak uçları, kırık amphoralar eski mancınık gülleleri İ.Ö.546'da büyük bir savaş olduğunu göstermiş. Pers Komutanı Harpagos'un ordusuyla Phokaialılar arasındaki savaş, Harpagos'un zaferi ile sonuçlanmış.
Kayalar Camii:
Kale içinde bulunuyor. Dikdörtgen planlı düz tavanla örtülü bir cami. 15 ya da 16.yy'da yapıldığı sanılmakta. Minaresi 19.yy'da yapılmış. Bizans dönemine ait devşirme malzeme kullanılmış, üzerini örten ahşap tavan yenilenmiş.
Fatih Camii:
Kentin Türk Dönemi’ne ait en önemli yapısı. Yapıda iki kitabe varmış. Avlu kapısındaki kitabe 1531 tarihliymiş. Ana giriş üzerindeki kitabeye göre de Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile yeniden inşa ettirilmiş. Kitabelerden, caminin Foça’nın fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılarak, 1531 yılında bir avluyla çevrelenmiş , daha sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile ancak onun ölümünden sonra 1569 – 1570 yılında yeniden inşa edilmiş.
Hafız Süleyman mescidi:
Giriş açıklığı üzerindeki kitabeye göre 1548 tarihinde Foça Kalesi dizdarı Kurt Hacı Mustafa tarafından inşa ettirilmiş. Günümüzdeki şeklini 18. veya 19. yüzyılda almış. 1917’de ibadete kapanan yapı, 1992’de yeniden ibadete açılmış. Kare planlıdır ve düz tavanla örtülüdür.
Siren Kayalıkları:vMüthiş doğal güzelliği olan bu cennete tekne turu yaparak ulaşabildim.
Foça kıyılarındaki ada ve adacıklar da bu volkanik yapıyı göstermektedir. Mitolojide sirenler; kadın başlı, kuş vücutlu, yaptıkları büyülü müziğin güzellikleriyle tanınan yaratıklardır. Siren Kayalıkları fokları andıran adaların en büyüğü olan Orak Adası’nın kuzeybatısında yer almaktadır. Sirenlerin burada yaşadığına, büyülü müzikleriyle gemicilerin yollarını şaşırttıklarına ve kayalara çarpmalarına neden olduklarına inanılmaktaydı. (Sirenlerin Efsanesi).
Sirenler (seirenler) ve siren kayalıkları, ilk defa Homeros'un Odysseia destanı ile karşımıza çıkar. Sirenler, geniş kanatlarıyla kuş vücutlu ve çok güzel kadın başlı yaratıklardır. Esrarengiz sesleri, en güzel müzik mırıltıları ve şehvetli inlemeleriyle erkeklerin akıllarını başlarından alırlar. Homeros'un Odysseia destanında, Kral Odyseus'un Troya (Truva) savaşından dönüşü anlatılır. Savaş biteli 10 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, İthaka Kralı Odysseus yurduna dönememiştir. Yıllardır bir adada tutukludur. Tanrılar sonunda yurduna dönmesine izin verirler. Odysseus, on iki gemisi ve yoldaşlarıyla yola çıkar, üç yıl denizlerde zorlu mücadeleler verir. Efsaneye göre Odysseia, Ege denizinde Phokaia kıyılarına, büyücü Kirke'nin anlattığı sirenlerin adasına yaklaşır. Bu adanın (Foça'da Orak Adası'nın batısı) kayalıklarında yaşayan sirenler'in sesleri oradan geçen gemicileri büyülermiş ve bu sesi duyan gemiciler ölünceye kadar orada kalıp helak olurlarmış. Odyseus, gemisiyle bu kayalıkların arasından geçmek üzereyken, büyücü Kirke'nin sirenler hakkındaki uyarısını hatırlamış olduğundan. Sirenlerin büyülü çığlıklarına kapılmamak için kendisini de geminin diregine halatlarla sıkıca bağlatmış, ağzını süngerle kapatıp, tayfalarının kulaklarını da bal mumu ile tıkattırmış. Böylece siren kayalıklarından çıkan sesi sadece kendisi duyacakmış, daha sonra; tam sirenlerin yanından geçerken sonsuza kadar bu körfezde kalmak için tayfalarına emir vermek istemiş, ağzı kapalı olduğu için başaramamıştır. Siren kayalıklarından çıkan sesler, rüzgârın uğultusuna ve dalgaların coşkusuna karışarak körfezin kıyısına vururken, Odyseus'un gemisi bu büyülü dünyanın içinden süzülerek geçip gitmiş, İthaka'da 20 yıllardır onu bekleyen karısı Penelope'ye dönmüştür. Bu dönüş, Kavavisin dizeleriyle bambaşka anlamlara bürünür. İthaka'ya varmak! Bir amaca, bir ülküye, bir umuda, bir aşka ulaşma çabasının bir çeşit simgesidir.
"Hiç aklından çıkarma İthaka'yı
Oraya varmak senin başlıca yazgın."
İthaka: İon denizinde bir Yunan adası. (Mitolojide varılacak yer, ülkü)(kaynak:http://www.izmirkulturturizm.gov.tr/TR,77451/foca.html)
Akdeniz Foku:
Akdeniz Foku (Monachus Monachus) dünyanın nadir oniki memelisinden biridir. Dünyada 400, Türkiye'de yaklaşık 100 fok yaşamaktadır. Akdeniz fokunu tehdit eden faktörler; öldürülmeleri, ağlara takılarak boğulmaları, besinleri olan balıkların azalması, kıyıların aşırı yapılaşması ve dalgıçlar tarafından mağaralarında rahatsız edilmeleridir. Akdeniz foku bir günde 60 km. yol alabilecek kadar iyi bir yüzücüdür. Sakinliği ve sessiziliği seven foklar sanayileşme, yerleşim ve deniz kirliliği olmayan yerlerde yaşarlar. Foça bu yerlere örnek olarak Türkiye'de Akdeniz Fokları'ın korunması için pilot bölge seçilmiştir.(Kaynak:http://www.izmirkulturturizm.gov.tr/TR,77451/foca.html)
Foça Merkezden Birkaç kare:
Foça Sahilde El Yapımı Kent Mobilyası:
Eski Foça sahil şeridi boyunca fotoğraftaki gibi birsürü paletten yapılmış banka rastladım. Bu kullanılmayan paletlerin geri dönüşümüyle elde edilen 'paletbank' oldukça ilgimi çekti. Paletin dik konuma getirilmesiyle, ön tarafta iki kişilik bir oturma alan yaratılmıştı ve arka tarafta çiçek konulacak saksılar konumlandırılmıştı. İnsanlar paletin arkasına özgürce istedikleri notları alması çok hoşuma gitti. Kamusal alana paletin geri dönüşümüyle kazandırılmış bu banklar Eski foça gibi bir tatil beldesinde insanın denizle olan ilişkisi için oldukça işlevli basit bir tasarımdı.
Kybele Antik Gemisi:
Foçalılar, kendi yaptıkları bu tip gemiler ile antik çağlarda Foça’dan çıkıp Karadeniz kıyıları ile Ege ve Akdeniz’i aşarak İtalya, İspanya, Fransa gibi ülkelere ulaşmıştı. Buralarda koloniler kurarak ticaretlerini geliştiren Foçalıların kurdukları kentler arasında Fransadaki Marsilya kenti ayrı bir önem kazanmıştı. Bu tarihi olayı birebir canlandırmak amacıyla Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Hayat Erkanal'ın Onursal Başkanlığı'nda, proje başkanlığını Arkeolog Osman Erkurt'un yaptığı proje ile Kybele Antik Gemisi, 360 derece Tarih Araştırmaları Grubu'nca İzmir’in Urla İlçesi’nde yaptırılmıştı.
Osman Erkurt ve eşi Mualla Erkurt’un da aralarında bulunduğu 6 kişilik bir ekip aslına uygun olarak yapılan gemi ile o günün şartlarında, kürek ve yelken kullanarak Fransa’ya gitmişti. Fransa’da Türkiye’nin tanıtımına büyük katkılar yapan geminin limanda uğradığı saldırıyla bir bölümü sulara gömülmüş, ama buna rağmen dış basında çıkan olumlu haberlerden sonra 'Diasporayı ikiye bölen proje' olarak nitelendirilmişti.(Kaynak:
http://www.haberekspres.com.tr/izmir/kybele-antik-gemisi-focada-anitlasti-h47932.html)


Foça'nın Tarihsel Süreçteki Yeri:
Foça (Phokaia) adalarında yaşayan foklardan adını alan Phokaia, Aiollar tarafindan MÖ 11. yüzyılda kuruldu. O zamanlarda en önemli İyonya'nin yerleşim yerlerinden biri olan Phokaia'de İyon yerleşimi MÖ 9. yüzyıl da baslamistir. Tarihte usta denizci olarak bilinen Phokaialılar, ayrıca mühendislikteki gelişmişlikleri ve başarıları ile Ege, Akdeniz ve Karadeniz'e de birçok sayıda koloni kurmuslardir. Foçalılar'ın tarihte bilinen kurmuş olduğu önemli kolonilerden bazıları: Karadeniz'deki Amysos (şimdiki Samsun); Çanakkale Boğazı'ndaki Lampsakos (şimdiki Lapseki); Midilli Adası'nda Methymna (şimdiki Molyvoz); ve Avrupa'daki Elea -şimdiki Velia- (İtalya); Alalia (Korsika); Massalia -şimdiki Marsilya- (Fransa) bunlardan bazılaridır.
Ayrıca Phokaialılar İyonya'da, doğal altın-gümüş karışımı kullanarak "elektron" sikkeyi tarihte ilk defa bastıranlardan biri olarak bilinmektedirler. Elbette bu medeni ilerleme o zamanın birçok uygarlıklarını da etkilemiş ve onları Anadolu'ya çekmistir. Cenevizliler şimdiki Yenifoça'yi ilk kuranlardandır.
Foça sırasıyla tarihte; 13. yüzyılda Çaka Bey tarafindan alinarak Çaka Bey'in yönetimine, daha sonra ise Saruhanoğulları Beyliği'nin yönetimine geçmiştir. 1455'te ise Osmanlı Padişahı II. Mehmed, büyük fetihten sonra Foça'yı alarak Osmanlı topraklarına dahil etmiştir.
Bu gibi medeniyetliklere ve topluluklara merkez oluşturduğu icin Foça önemli bir arkeolojik merkez haline gelmiştir. 1953 yılında başlayıp ve günümüze kadar aralıksız devam edip gelen kazılarda, Helenistik döneminden kalan tiyatro, Athena Tapınağı ve Kutsal Alanı, Liman Kutsal Alanı (Kibele'ye ait olduğu düşünülmekte) ile Pers Anıt Mezarı (Foça'nın 7 km doğusundaki "Taş Ev" olarak bilinen) ortaya çıkarılmıştır. Bahse konu Pers Anıtı; bölgeyi MÖ 492 yılında istila eden Ahamenid-Pers Ordusu komutanları için bir anıt olarak yapılmış; daha sonra mezar, ağıl, gözetleme noktası, mola yeri gibi amaçlar için kullanılmıştır. Anıt; Anadolu' da bulunan ender Pers yapılarından birisidir.(Kaynak:https://tr.wikipedia.org/wiki/Fo%C3%A7a)