Ben ve Derya Karaköy Meydanı'na kafayı takmıştık ve burası için bir şeyler yapmak istedik. Meydanda belli tek bir yöne yönlendirilmiş banklardan ve saksıların içine yerleştirilmiş cılız ağaçlardan rahatsız oluyorduk. Bu kamusal alanda sadece oturma anlayışıyla yapılmış banklar vardı ve kavuran güneşin altında gölge yapıcak hiçbir doğal yeşil yoktu bunun yerine saksıya ağaç dikerek kamusal alandaki yeşil anlayışlarını göstermişti burayı düzenleyenler. Biz de kamusal alanın tanımına baktık kamusal alan ne demekti? ve burdaki düzenleme sadece banklardan ve saksıdaki ağaç düzenllemelerinden mi ibaret olmalıydı? Kamusal alan tanımı;
Kamusal alanlar hangi kültürden, dilden ve sosyal statüden olursa olsun, her bireye sunulmuş veya açılmış alanlardır. 1950-1960'lı yıllarda "ortak" alanlar veya "yurttaşlara" ait alanlar şeklinde ortaya çıkan nitelendirmeler, 1970'li yıllarda 'kamusal alan' kavramına dönüşmüştür. Kamusal alanı kısaca;
- Ev dışındaki alanlar bütünü,
- Halkın karşılaştığı alan,
- Ekonomik yönüyle,ortaklaşa ekonominin merkezi öğesi,
- Sosyal yönüyle ortak bir dünyanın arabulucusu,
- Demokrasinin meşrulaştığı alan olarak tanımlamak mümkündür.
Anladığımız kadarıyla kamusal alan bir paylaşım alanıydı. Aynı zamanda kendisini soyutlamak ve tek kalmak 'her insan' içinde bir yalıtım alanı olmalıydı. Homo Ludens-oyuncu insan kavramı aklımıza geldi.
Bir kamusal alan aynı zamanda insanların eğlenebilecekleri nasıl bir alan olabilirdi? Sunumumuz;
Karaköy meydanında yapmak istediğimiz şey, aslında küçük bir enstalasyon çalışmasıydı. Alana bunu gerçekten kendi imkanlarımız ile uygulamak istiyoduk. Dünyadaki birçok kamusal alan düzenlemesine baktık. Bu düzenlemelerde deniz yoksa insanın suyla ilişki kurabileceği, dinlenilebilecek farklı kotlarda oturulabilir, yaslanılabilir alanlar oluşturulmuştu. Biz de hem dinlenirken birçok işlevi yerine getirsin hem de eğlenceli bir hal alıp çocuklara da hitap eden bir şey yapmak istedik. Meyve kasaları aklımıza geldi. En ekonomik ve en basit bu kasaları bir yerlerden toplayabiliriz diye düşündük. Bunları rengarenk boyama fikrimiz gelişti. Böylelikle bu kasaların geri dönüşüimünde onları bağlamından koparıp bambaşka bir bağlama da oturtmuş oluruz dedik. Bu rengarenk halleri çocukları cezbedicekti ve meydanda bunlarla oynayıp birini kaldırıp diğernin üstüne koymak isteyeceklerdi ve kendilerine özgür bir alan yaratmış olucaklardı. Aynı zamanda Rhinodaki grafik modellemelerde de görüldüğü gibi basamaklar tüneller gibi çocuklar için çeşitli boşluklar oluşturulup oyun mekanı haline gelebilir diye düşündük bu kasalar.
Yetişkinler için ise oturma, yaslanma, uzanma , daha yaşlılar için dinlenme alanları kasalar düzenlenerek oluşturulabilir. Sokak hayvanları için gölge boşluklar oluşrurulabilir. Kıyıya teması anlatmak için kıyıya doğru bir duvar haline getirilebilir. Ya da deniz işletmesindeki duvarın engelini anlatmak için de duvar oluşturulabir ve aynı zamanda kıyı kullanıma da yönelik bir mesaj içeriği olabilir diye düşündük. Bir de kasaların üzerine birtakım görseller-çizimler yapabiliriz diye düşündük. Bunlar 'kasayı istediğin yöne çek' gibi notlar. Bunun amacı da kuralı olmayan bir oyun bir kamusal-özgürlük alanı olduğunu anlatmak.Bir diğer fikrimiz kasaların üzerine Karaköy'ün tarihini anlatacak bir takım görseller yerleştirmekti.Tersane, vapur, çapa, perşembe pazarındaki zinciri, fileyi
surları galatayı kasalrın üstüne çizmek.
Bu kasaların tabiki ters kullanımı olup işlevi artırılabilirdi. Kasa ters konularak gazete buluşma noktası, kediler, köpekler için mama bırakma alanları oluşturulabilir. Ters ve düz konumlandırılması da tasarımda zenginlik kazanırıp işlevi artırır diye düşündük.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder